Sürdürülebilirlik; “gelecek
kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama imkanlarına zarar vermeden günlük
ihtiyaçların temin edilmesi olarak tanımlanmaktadır”.
Ayrıca, sürdürülebilirlik;
“şirketlerin toplumda ki rolünü sadece ekonomik değil daha geniş bir
perspektifte değerlendirerek, sosyal ve çevresel anlamda da şirketlerin
toplumsal sorumluluğu olduğunu vurgulamaktadır”.
Dünya üzerinde sahip olduğumuz
her türlü ihtiyacımızı gezegenimizde var olan doğal kaynaklar ve bunların
oluşturduğu zincir sayesinde karşılayabiliyoruz. Bu zincirdeki herhangi bir
halkanın eksikliği veya yok olması tüm dengeleri alt üst edebilme potansiyeline
sahip.
Bu nedenle yaşam tarzımız, iş
anlayışımız ve uygulama yöntemlerimizi yaşam ve hayat kalitesinin artması için
etkin kaynak kullanımı ve yönetimi ile çalışılan sistemde, kaynakların
korunduğu sisteme geçmek ve bu sistemi sürdürülebilir kılmakla olacaktır. İnşaat
sektörü, ülkemizde rekabetin en çok görüldüğü sektör olduğundan
sürdürülebilirlik bakımından kritik bir öneme sahiptir.
Türkiye’deki nüfus artışı,
sanayileşme ve kentleşme ile barınma ve tüketim gereksinimlerinin artışı
kaynaklarımızı nasıl etkileyecek?
Eğer, sürdürülebilirlik
sağlanırsa, geleceğin sürdürülebilir yeşil binaları nasıl olacak?
Ne tür binalarda yaşayacağız?
Bu yazımıza mühendis ve/veya
mimarların sürdürülebilirlik hakkında sahip oldukları bilgilerin
değerlendirilmesinin FOCUS GRUP tarafından yapılan anket çalışması ile devam
ediyoruz.
Tüm bu yaklaşımların gelecek adına irdelenmesi ve
geleceğin yönetici adaylarının bu yaklaşımlara bakışlarının tespiti için inşaat
sektöründe çalışan mühendis ve/veya mimarların bulunduğu FOCUS GRUP ile yapılan
anket çalışması sonuçları ve sonuçların yorumları aşağıda yer alan ve sektör
için önem taşıyan dinamikler açısından araştırılmış ve paylaşılmıştır.
• İnşaat sektöründe faaliyet
gösteren firmalarda aktif rol alan mühendis ve/veya mimarların, hem kendileri
hem de çalıştıkları firmalarının Türkiye’de ve global platformda sürdürülebilir
başarısı için, kaynakların daha verimli kullanımına yönelik toplumsal, çevresel
ve ekonomik ortam ve şartların oluşmasına destek olmaktır.
• Aynı zamanda, inşaat sektörünün
imajının düzeltilmesine, kurumsal davranış ve kimliğine değer sağlamasına,
ulusal ve uluslararası arenada rekabet üstünlüğü elde edilmesine katkı sağlamaktır.
• Sürdürülebilirliğin sektör
öncüleri tarafından tanınması ve doğru algılanması,
• Sektörde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası arenada faaliyetlerini devam ettiren firmaların sürdürülebilirlik politikalarının olması gerekliliğini ortaya çıkarmak,
• Sektörde faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası arenada faaliyetlerini devam ettiren firmaların sürdürülebilirlik politikalarının olması gerekliliğini ortaya çıkarmak,
• Paydaş memnuniyetinin
arttırılması, katılımcı rolü ve işbirlikleri öneminin vurgulanmasını sağlamak,
• Sürdürülebilirliğin temel prensipleri
konusunda inşaat sektöründe farkındalık yaratmak,
• Uluslararası platformda
gerçekleşen çalışmaların ve belirlenen önemli politikaların sektöre tanıtımı ve
gerekirse uygulamaya alınması konusunda öncü olmak,
• İnşaat sektöründe,
sürdürülebilirlik alanında dünya standartlarını yakalamasına destek vermek,
• Sektör stratejilerini belirlerken, sürdürülebilirlik prensiplerinin kriter olarak alınmasını sağlamak, Sürdürülebilirlik açısından inşaat sektörünün geleceğini irdelerken FOCUS GRUP içerisinde yer alan katılımcıların temel bilgilerinden de bahsetmek faydalı olacaktır.
• Sektör stratejilerini belirlerken, sürdürülebilirlik prensiplerinin kriter olarak alınmasını sağlamak, Sürdürülebilirlik açısından inşaat sektörünün geleceğini irdelerken FOCUS GRUP içerisinde yer alan katılımcıların temel bilgilerinden de bahsetmek faydalı olacaktır.
Katılımcıların (inşaat sektöründe
çalışan mühendis ve/veya mimarların) %89’unu özel sektör, % 11’ini ise kamuda
çalışanlar oluşturmaktadır. 20 farklı firmadan 100’e yakın çalışan hazırlanan
anketi posta veya e-mail yoluyla cevaplamıştır. Katılımcıların %35’i yüksek
lisans, % 65’i ise lisans seviyesindedir. Yine katılımcıların % 30’u 10 yıl ve
üzeri tecrübeye sahipken, % 50’si 3-10 yıl arası, % 20’si ise 0-3 yıl arası
tecrübeye sahiptir. Ayrıca, katılımcıların % 12’si 45 yaş ve üzerindeyken, %
24’ü 35-45 yaş arası, % 64’ü ise 20-35 yaş arasında yer almaktadır.
Yukarıdaki belirtilen özelliklere
sahip FOCUS GRUBUN anket sorularına verdikleri cevaplar ve sonuçları şu şekilde
gelişmiştir;
İnşaat sektörü ve sektör
çalışanlarının (mühendis ve/veya mimarların) sürdürülebilirlik konusunda %63
seviyesinde bilgi sahip oldukları, sürdürüle bilirlik konusunun çalıştıkları
sektör için üzerinde titizlikle ve önemle durulması gerektiği kanısına yaklaşım
%91 seviyesinde ve sürdürülebilirliğin üç ana alt başlığı olan “ekonomik,
sosyal ve çevresel” konulara yönelik farkındalığın ve bilincin arttırılması
gerekliliğine inancın ise %95 seviyesinde olduğu gözlemlenmiştir.
Katılımcıların % 61,3’ünün
sürdürülebilirlik konusunda fikre ve bilgiye sahip olmaları, % 31’inin ise
bilen ve iyi derecede bilen olması sektör için gelecek adına umut vericidir.
Ankete katılan mühendis ve/veya
mimarların %85’i ekonomik beklentilerin, sosyal ve çevre sel sorumlulukları
ikinci plana attığı fikrini taşımaktadırlar. Buradan da anlaşılacağı üzere
inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların sürdürülebilirliğin ekonomik
boyutuyla daha çok ilgilendiği görülmektedir.
Sürdürülebilirliğin kavramsal
altyapısı konusunda, şirketlerin sürdürülebilirliği bir rekabet unsuru olarak
algılıyor olmaları göze çarpan bir unsur olmaktadır. Ayrıca, sürdürülebilirlik
konusunun yasal düzenlemeler, sözleşmeler ve şartnameler ile
çerçevelendirilmesi %86 mertebesinde dikkate alınır fikriyatını ortaya
çıkarmaktadır.
Ankete katılan mühendis ve/veya mimarların
% 45’i çalıştıkları firmada sürdürülebilirlik adına hiçbir çalışmanın
yapılmadığını, yalnızca % 6’lık bir kesimin bu konuda çalışmalar yapıldığını belirtmiş
olmaları önemlidir.
Ancak katılımcıların %91’i gibi
büyük bir bölümünün sürdürülebilirlik çalışmalarının firmaları ve çalıştıkları
sektör açısında çok önemli olduğu fikrini savunmaları ise geleceğin yönetici
adaylarının konuya hassasiyetlerini göstermek için iyi bir sonuç olarak
algılanabilir. Yine, katılımcıların %92’sinin sürdürülebilirlik konusunda farkındalık
ve bilincin arttırılmasına olan inançları da bu yaklaşımı desteklemektedir.
Sürdürülebilirlik konusunun
anlaşılması ve yönetilmesi, “kalite, inovasyon (yenilikçilik), yeni pazarlara
açılma, fırsatlar ve risklerin değerlen dirilmesi” konularında etkin bir itici
güç olacak fikrine mühendis ve/veya mimarların verdiği cevaplar doğrultusunda
çıkan sonuçlar aşağıdaki gibi şekillenmiştir;
“Sektörde faaliyet gösteren
firmalar, gelecek kuşaklar için toplumdaki “ekonomik, sosyal ve çevresel” rollerini
sorgulamaktadırlar” sorusuna, mühendis ve/veya mimarların verdiği cevaplar
doğrultusunda çıkan sonuçlar aşağıdaki gibi şekillenmiştir;
Ankete katılan mühendis ve/veya
mimarların, %51,3’ü, çalıştıkları firmalarının ve sektörde faaliyet gösteren
diğer firmaların gelecek kuşaklar için toplumdaki sürdürülebilirlik bileşenleri
olan ekonomik, sosyal ve çevresel rollerini sorgulamadıklarını belirtmişlerdir.
Buna karşın % 25’i ise bu rolleri sektör ve çalıştıkları firmalar açısında
sorguladıklarını ifade etmişlerdir. Bu oran, sektörün ve çalışanların konuya duyarlılıkları
açısından küçümsenmeyecek kadar iyi bir oran olarak karşımıza çıkmaktadır.
İleriki yıllarda, konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile konuya bakışı daha
optimal seviyelere taşıya bilecektir.
Ankete katılan mühendis ve/veya
mimarların çoğunluğu (%83,8), sürdürülebilirlik konusunun yönetilmesi için ana
sorumlu olarak belirlenen üst düzey bir yöneticinin bulunması gerekliliğini düşünmektedir.
Böyle düşünmeyenlerin oranı ise yok denecek kadar (%6,3) azdır. Sonuçlar,
yüzdesel olarak aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.
Ankete katılan mühendis ve/veya
mimarların çoğunluğu (%90), sürdürülebilirlik konusunda yönetsel, birimsel ve
kişisel hedefler olması gerektiğini düşünmektedirler.
Geleceğin yönetici adayları,
çalıştıkları firmada sürdürülebilirlik stratejilerinin olması, bu kap samda
yönetsel, birimsel ve kişisel hedeflerin olması ve bu hedeflerin de uyum ve
ahenk içerisinde olması gerektiğini düşünerek ekonomik, sosyal ve çevresel
bileşenlere sahip sürdürülebilirlik konularını ciddi düzeyde yönetilmesini
istemektedirler. Bu kanı, çalışanlar gözüyle iş yapış ve anlayışlarını
çalıştıkları firmalar için sorgulayacakları, önemseyecekleri anlamını
taşımakta, bu konularda seçici davranacakla rını göstermektedir. Elbette,
işletmeler yönetsel olarak stratejik kararları belirlerler ancak alttan gelen
beklenti ve talepler karşısında adım atma ihtiyacı duyacaklardır. Bununla
birlikte ileriki yıllarda yasalar, toplumsal bilgi ve kamuoyu baskısı ve
işveren beklentileri de bu hususa dahil olursa işletmeler iş yapış
anlayışlarında ekonomik unsurlar yanında sosyal ve çevresel bile şenleri de
süreçleri içerisinde ele alacaklardır.
Sonuç olarak;
Sürdürülebilir kalkınmanın hedefi “şu andaki ihtiyaçları gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini riske atmadan karşılamaktır. Toplum içindeki kilit işlevlerinden dolayı her türlü kurumun bu hedefe ulaşılmasında önemli bir rolü vardır. Fakat durağan ekonomik gidişatın yaşandığı çağımızda bu hedefi yaka lamaya çalışmak gerçeklerden uzaklaşıp, düş kurmak gibi görülebilir.
Sürdürülebilir kalkınmanın hedefi “şu andaki ihtiyaçları gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini riske atmadan karşılamaktır. Toplum içindeki kilit işlevlerinden dolayı her türlü kurumun bu hedefe ulaşılmasında önemli bir rolü vardır. Fakat durağan ekonomik gidişatın yaşandığı çağımızda bu hedefi yaka lamaya çalışmak gerçeklerden uzaklaşıp, düş kurmak gibi görülebilir.
Sürdürülebilir kalkınmanın
önündeki başlıca zorluklardan bir tanesi, yeni ve yenilikçi seçimleri ve
düşünce yöntemlerini gerektiriyor olmasıdır. Bilgi ve teknolojideki gelişmeler
bir taraftan ekonomik kalkınmaya katkıda bulunurlarken, diğer taraftan sosyal
ilişkilerimizin, çevremizin ve ekonomilerimizin sürdürülebilirliğine yönelik
risk ve tehditleri çözüme kavuşturma potansiyeline de sahiptirler. [1]
Bu kadar sürdürülebilirlikten bahsettik. Peki yeşil
bina nedir?
Bugün sürdürülebilir, ekolojik,
yeşil, çevre dostu vb. pek çok isim altında karşımıza çıkan doğayla uyumlu
yapılar, yapının arazi seçiminden başlayarak yaşam döngüsü çerçevesinde
değerlendirildiği, bütüncül bir anlayışla sosyal ve çevresel sorumluluk
anlayışıyla tasarlandığı, iklim verilerine ve o yere özgü koşullara uygun,
ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve
atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı katılımı teşvik eden, ekosistemlere
duyarlı yapılar olarak tarif edilebilir.
Binaların ve yerleşimlerin küresel ısınmaya sebep olan
başlıca seragazı olan CO2 salınımının %40’ından sorumlu olduğunu düşünürsek,
mimarlar, mühendisler, şehir plancıları ve en önemlisi yönetmelikleri
belirleyen devlet yetkililerine büyük sorumluluklar düştüğünü görürüz.
Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir. Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık %12’si, atıkların %65’i ve elektrik tüketiminin de %71’inden sorumludurlar.
Bina ve yerleşimlerin çevreye olan etkileri salgıladıkları CO2 gazıyla da sınırlı değildir. Aynı zamanda su kullanımının yaklaşık %12’si, atıkların %65’i ve elektrik tüketiminin de %71’inden sorumludurlar.
LEED

Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik (LEED) ABD`deki Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından geliştirilen bir dizi kriterler listesidir.
Farklı projeler için farklı LEED sertifika sistemleri geliştirilmiştir:
LEED-NC: Yeni inşaat ve renavosyon
LEED-EB: Mevcut Binalar
LEED-CI: Binada yaşayanlar için iç tasarım
LEED-H: Evler
LEED-ND: Mahalle Gelişimi
Bu sistemin puanlaması 6 kategoride yapılır:
Bu sistemin puanlaması 6 kategoride yapılır:
Sürdürülebilir Araziler (14 puan)
Su kullanımında etkinlik (5)
Enerji ve Atmofer (17)
Malzeme ve Kaynaklar (13)
İç Hava Kalitesi (15)
İnovasyon ve Tasarım (4 artı 1 de tasarımda LEED
sertifikalı profesyonel kullanmak)
Binalar dört ayrı alanda sertifika alabilirler:
Binalar dört ayrı alanda sertifika alabilirler:
Sertifika - 26-32 puan
Gümüş - 33-38 puan
Altın - 39-51 puan
Platin - 52-69 puan
LEED sertifikası ABD`de USGBC ye yapılan başvuru üzerine sadece USGBC tarafından verilir.
Leed İle İlgili Yeni Ön Koşullar Detaylı bilgi : http://www.usgbc.org
LEED sertifikası ABD`de USGBC ye yapılan başvuru üzerine sadece USGBC tarafından verilir.
Leed İle İlgili Yeni Ön Koşullar Detaylı bilgi : http://www.usgbc.org
Kaynakça:
[1] Erhan TALU Gülermak-Doğuş Adi Ortaklığı,
Sürdürülebilir İnşaat Sektörü ve Geleceği
[2] cedbik.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder